Göz, konumu itibariyle mikroplara karşı savunmasız bir organdır. Bu nedenle göz bakımı ve sağlığına büyük özen gösterilmesi gerekmektedir. Gözün mikrop kapması sonucunda oluşan rahatsızlıklara genel olarak "Konjunktivit" adı verilir.

Gözlerin sürekli olarak aşırı derecede çapaklanması, göz mikroplarının oluşmasının bir belirtisi olabilir. Her iki gözde de mikrop kapma olasılığı yüksektir. Bu durumda, şişlikler ve kızarıklıklar göz sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Böyle durumlarda, rahatsızlığın giderilmesi adına mutlaka bir göz doktoruna başvurulması gerekmektedir. Aksi halde ilerleyen süreçlerde geri dönüşü olmayan rahatsızlıklara sebebiyet verebilir.

Gözün dış etmenlerden ötürü mikrop kapması ile konjunktivit olması durumunda genellikle "arpacık" adı verilen sorun ortaya çıkar. Bu mikroplara herkesin karşılaşabileceği bilinmektedir. Konjunktivit adı verilen virüsler, arpacık gibi sorunların yanında gözde kuruma, akıntı, çapaklanma, sulanma ve batma gibi rahatsızlıklara da neden olabilir.

Gözün bu virüsü kapması sonucunda meydana gelen enfeksiyonlarda, antibiyotik ile yapılan tedavi kullanılır. Antibiyotik barındıran bazı damlalar, gece yatmadan hemen önce antibiyotikli pomadla birlikte göz içine uygulanarak kullanılır. Bakteriyel faktörlere bağlı olarak meydana gelen konjunktivit, tedavi düzenli olarak uygulandığında yaklaşık 10-15 gün içinde iyileşme gösterir.

Göz içine virüs kaçan kişi, "taşıyıcı" konumunda olabilir. Bu sebepten ötürü virüs ortadan kaldırılmasına rağmen geriye kalan 12 günlük dönemde virüsün taşıyıcı yeteneği olması, rahatsızlığın devam etmesine veya başkalarına bulaşabilme tehlikesini taşır. Böyle bir durumda, konjunktivit virüsünü barındıran bireylerin kişisel eşyalarına çok dikkat etmesi lazımdır. Bu bireylerin yastığı, havlusu gibi bazı özel eşyaları başkaları tarafından kullanılmamalıdır.

Göz problemlerinin bir diğer çeşidi ise adenoviral adı verilen rahatsızlıklardır. Adenoviral virüsler, konjunktivit virüslerinden daha tehlikeli olan mikrobik uyarıcılardır. Adenoviral problemlerle gözde kanlanma, sulanma, ışığa karşı duyarlılık, göz kapağında şişlikler ve kulak çevresinde lenf bezi genişlemesi gibi sorunlar gözlemlenir.

Adenoviral ve konjunktivit problemlerde göze girmiş olan virüsü ortadan kaldırabilmek için antibiyotik ve kortizonlu madde barındıran damlalar kullanılır. Adenoviral virüs neticesinde gözün kornea bölümü de bu virüsten olumsuz etkilenebilir. Bu hastalığın belirtileri yaklaşık 7-10 gün sonra görülür. Hastalığın en belirgin belirtileri korneada oluşan beyaz beneklerin artmasıdır. Bu benekler yaklaşık olarak 2 hafta süresince kalır. Virüs gözün daha derinlerine geçerse, hastalıktan kurtulma süresi daha da uzayabilir.

Mikrop kaçan gözün iyileşmesinde bazı doğal yöntemler de kullanılabilir. "Göz otu" adı verilen bitki yardımıyla gözde görülen yanma sorunları olumlu yönde tedavi edilebilir. Bunun yanı sıra ballı su kullanımı da göz mikroplarına iyi gelir. Papatya suyu ile yapılan göz banyosu da gözde meydana gelen birçok problemin ortadan kalkmasına yardımcı olur.

Gözlerde oluşan ağrılarda ise dinlendirici etkileri bulunan bitkiler kullanılabilir. Özellikle yeşil çay, göz sağlığı için kompleks bir şekilde uygulanabilir. Bu sayede gözün ağrılardan tamamen kurtulması sağlanır. Kişi bu yöntem sayesinde daha da rahatlamış hissedebilir.

Bu bitkisel tedavi yöntemleri sayesinde gözün mikrop kapmasına karşı pratik ve basit yollarla mikroplardan temizlenmesi mümkündür.

Günlük yaşantımızda sıklıkla tüketilen çayın, antibakteriyel özellikleri olduğu tespit edilmiştir. Yapılacak bazı müdahaleler doğrultusunda mikropların gözden arındırılabileceği ve oluşan ağrının son bulabileceği söylenebilir. Örneğin, soğumuş ve demlenmiş halde bulunan çayı bir pamuk yardımıyla kirpiklerimize sürebilir, iyice temizleyip mikroplardan arındırabiliriz.

Göz mikrobu kapan bireyler için yapılması gereken en önemli adım, zaman kaybetmeden uzman bir göz doktoruna başvurmak ve doktorun tavsiyelerine göre hareket etmektir. Doğal yöntemleri kullanırken bile mutlaka doktora danışmak gerekmektedir.